Gramerin adı geçtiğinde pek çok kişi içini çeker, yüzünü buruşturur. Hele ki bir dili konuşmak istiyorken, konulara, zamanlara, cümle yapılarına takılmak çoğu zaman gereksiz ve yorucu gibi gelir. Sanki gramer sadece sınavlar için vardır; gerçek hayatta kimsenin umurunda değildir. Oysa bu düşünce, dil öğrenme sürecinde fark edilmeden bizi sınırlayan en yaygın yanılgılardan biridir.
Gramer, sizi sınırlamak için değil; ifade gücünüzü artırmak, netlik kazandırmak, düşündüğünüzü tam olarak aktarabilmek için vardır. Hatta daha da iddialı söyleyeyim: Gramer bilmeden özgürce konuşmak mümkün değildir. Ancak bu “özgürlük” bazen yanlış anlaşılıyor.
Dilin Müziği ve Kuralları
Bir müzisyeni düşünün. En sevdiğiniz şarkıyı çalan bir piyanist, kulağınıza doğal gelen o melodiyi yaratmak için sayısız kuralı içselleştirmiştir. Hangi tuşa, ne zaman, ne kadar basacağını bilmeden, sadece hissederek çalmak kaotik bir ses çıkarır müzik değil.
Dil de böyledir. İçgüdüsel bir akışa sahip olsa da, bu akışın içinde düzen, denge ve ritim vardır. Gramer işte bu düzenin adıdır. Bir cümlenin öznesini, yüklemini, zamanını doğru kurabildiğinizde; karşınızdakine ne zaman bir öneri sunduğunuzu, ne zaman geçmiş bir deneyimi anlattığınızı veya ne zaman kibarca bir istekte bulunduğunuzu açıkça iletebilirsiniz.
Yetişkinler İçin: Geç Kalmadınız, Sadece Farkındasınız
Yetişkin öğrenciler genellikle, okul yıllarındaki gramer ezberlerinden sıkılmış ya da geçmişte dil öğrenme girişimlerinde başarısız olmuş bireylerdir. Ama yetişkin olmanın bir avantajı var: Farkındalık. Artık neyi neden öğrendiğinizi sormaktan çekinmiyorsunuz. O yüzden gramer konularını ezberlemek değil, anlamak istiyorsunuz, bu harika bir başlangıç.
Örneğin, İngilizce’de 'I have worked' ile 'I worked' arasındaki farkı gerçekten anlayabildiğinizde, sadece bir kuralı öğrenmiş olmuyorsunuz; zamansal düşünmeyi, olaylar arasındaki ilişkiyi de kavramış oluyorsunuz. Bu da zihninizi geliştirir, yalnızca İngilizce'de değil, ana dilinizde de daha net düşünmenizi sağlar.
Öğrenciler İçin: Ezberden Anlama Yolculuğuna
Öğrenciler için gramer, çoğu zaman bir sınav sorusunun doğru cevabını bulmaktan ibarettir. Ama aslında gramer sorularına verilen doğru yanıtlar, uzun vadede birer iletişim becerisine dönüşebilir. Bu nedenle “Which tense is used here?” gibi sorulara verilen her cevap, gelecekteki bir e-postanızda, sunumunuzda veya bir yurtdışı sohbetinde işinize yarayabilir.
Gramer, size akademik başarı sağlamanın ötesinde, özgüven kazandırır. Dilin yapısını çözdükçe, hata yapmaktan korkmazsınız. Çünkü yanlış yaptığınızda nerede hata yaptığınızı fark edebilir hale gelirsiniz.
Profesyoneller İçin: Doğru Kelimeler, Doğru Etki
İş dünyasında İngilizce, yalnızca konuşabilmek değil, etkili ve stratejik konuşabilmektir. Bir e-postada 'I would appreciate if you could…' yazmak ile 'Can you do…' demek arasındaki fark, yalnızca nezaket değil, aynı zamanda profesyonel tonunuzu koruma becerisidir. İşte bu farkı yaratan da gramer bilgisidir.
Toplantıda bir fikri net biçimde savunmak, bir sunumda yapıcı eleştiri getirmek ya da yazışmalarda karşı tarafı ikna etmek… Bunların hepsi, dilin yapısını doğru kullanma becerisine bağlıdır. Ve bu beceriler, doğuştan gelmez, öğrenilir.
Kurallar Sizi Sınırlamaz, Netleştirir
Gramer, bir kafes değil, bir harita gibidir. Yolunuzu kaybettiğinizde size yön gösterir. Konuşurken takıldığınızda, neyi neden yanlış söylediğinizi anlamanıza yardım eder. Hatta bir adım ötesine geçeyim: Gramer bilmek, kendinizi savunma biçiminizdir. İfadeniz güçlüyse, düşünceniz ciddiye alınır.
O yüzden gramerden kaçmayın. Onu zorunlu bir görev, sıkıcı bir ders olarak değil; kendinize tanıyacağınız bir lüks gibi görün. Çünkü doğru kullanıldığında gramer, size sadece dilsel değil, düşünsel bir özgürlük sunar.
Esra Koparan
Yabancı Dil Uzmanı