Sorgulama ÜSLUP yani NEYİ NASIL SÖYLEDİĞİMİZİN ÖNEMİ üzerinde şekillenirse, daire masasındaki lezzet, çemberde çok anlamlı servise dönüşecektir diyebiliriz.
Tıpkı bir yemek masasına oturduğumuzda;
Ne yemek istiyorum? (Rahatsızlık yaratmayan seçim) Ne zaman yersem doğru olur?(Konuşmadan ve uyumadan iki saat önce) Nerede ve hangi ortamda yemeyi tercih edeyim? (Gürültüsüz, temiz havalı yer) sorularına mantıklı yanıt vermek gibidir çemberin içinin doluluğu.
Eleştirel düşünmenin çemberde tam anlamıyla paylaşılıp, kabul görmesi, bazı kavramların felsefik tartışmada Neden? Çünkü? Sizce sorgulamalarıyla netlik kazanabilir ve çözüme odaklı hâl alır.
İKNA konusunda etkileyicilik yönünden: Bu alandaki kavramlara, düşünme becerimizdeki yanlışlara, anlam kargaşalarına, duygulara, kişilik baskınlıklarına, hafızaya, motivasyona, liderlik özelliklerine, ruh haline ön yargılara, tecrübeye, demokratik tavıra, kültüre, sınanmaya ve sorgulanmaya tahammüle, korkulara, yaratıcılığa, güven duygusuna , gözlem gücüne, espri yeteneğine, sabırlı oluşa, iyimserliğe, bedeni, sesi ve sözcükleri kullanma becerisine, gerektiğinde yaralarına parmak basarak kendini eleştirebilme erdemliliğine, ahlaksal sorumluluklara, içtenliğe, imaja kararlılığa, aynalamaya , renk ve kokunun etkisine, grup iknasının bireyi iknadan daha az riskli olduğuna dikkatle, sıra dışı bireylere sıra dışı davranmanın özenine, doğru varsayımları bulma ortaklığına, Neden sorgulamalarının Çünkü ve Sence açılımlarının Evetle buluşmalarındaki kazanıma, muğlak tartışmalardan kaçınılmasına, ilginç deyim ve atasözleriyle konunun beslenmesine , şaşırtıcı iddia ve örnek bilgilerin kanıtlarıyla sunulmasına, susmanın ve anlayışın yerinde çok işe yarayacağına, ana dilini iyi kullanabilmekteki özene, bireysel eğitimlere ilgi göstermeye, tartışmaların ne kadar iyi, ne kadar yararlı olacağına, konuşmaları minnetle sonlandırabilme güzelliğine vs. vs. göz gezdirilirse ve bakış açısı da Sorun çıkaran önemlidir düsturu olursa ,çemberdeki konu daha etkileyici kılınmış olacaktır.
Hayat ikna olmaktan ve ikna etmekten ibaret sanki.
Zira çembere gelen her konuyla ilgili düşünme yetimiz, ikna olursak harekete geçiyor ,hatta inançlar konusunda dahi bilgi, yaklaşım tarzı ve sevdirme aracılığıyla ikna edilebiliyoruz. Hele ki ikna becerimizi uzmanlık düzeyine çıkarabildiğimizde , tartışmaların akıcılığı daha seviyeli olabilir. Çaba, yaklaşım, sözcükler, cesaret, motivasyon özellikleri, sorgulama sürecinde çemberde mantıklı ve ortak buluşmayı sağlayabiliyor.
P4C atölyelerindeki tanışma, algılamada ve iknada çok değerlidir. Birey ne kadar tanınırsa, o grupta o kadar ikna çeşitliliği ve uzlaşma kolaylığı mümkün kılınır. Sorgulamanın içerik olarak başlamasıyla, hedefin, sorunun belirlenmesi ve gerçek bir aktif dinleyicilik, samimiyetle, saygıyla bütünleştiğinde iletişimin büyülü haline geçilecektir . Tabii ki Çinlilerin şu sözünü de yabana atmamalı. Gülmesini bilmeyen, dükkânını açmasın. Arzu edilen değişimse, alışıla gelen düzenin dışına çıkabilmek göze alınıyorsa yani moda tabirle konfor alanı terk edilebiliyorsa , bireye çembere ait olduğu daima hissettiriliyorsa, amaca veya hedefe odaklanarak harekete geçmek için doğru bir zamandır. Esnek olmanın ötesinde, kararlı , yeri geldiğinde inatçı olmak yani vazgeçmemek (Edison gibi),yeri geldiğinde hayır diyebilmek klasik yaklaşımların dışında olmak demektir. Zira insan olarak niteliğimizin değerli kılınması, pek çok sorunla baş etmeyi de sağlayacak, hayatı anlamlı kazanımlarla örtüştürmeye yol açacaktır. Farklı perspektiflerden bakılan fikir ayrılıklarında , korkusuzca meraklarımızın üzerine gidilebilecektir. İdeolojilerdeki farklılıkları dahi , konuya yaklaşımdaki temellendirmelerle ortaya sunarak ve bağlantı kurularak sorunsal dahi olsa tartışma zemininde renklilik sağlanabilecektir. Geleceğin fotoğrafını çekmek ya da tepenin arkasını görmek olarak tanılayabileceğimiz Vizyon: Bireyin, Duygusal Zekâ alanında kendisinin kişisel yeterliliklerini tanımasıyla ve daha sonrada sosyal yeterlik çerçevesinde çemberde çözüme nasıl erebileceğini ifade etmesiyle gerçekleşebilir..
Duygusal Zekâda kişisel ve sosyal yeterlik tablosuna göz atarsak:
KİŞİSEL YETERLİK
-Kendiyle ilgili farkındalık(Duygusal, kendini değerlendiren. özgüvenli) -Kendini yönetme(Kendini kontrol, güvenirlik, vicdanlılık, yeniliklere açıklık, uyum yeteneği) -Motivasyon(Başarı güdüsü, bağlılık, girişimcilik, iyimserlik)
SOSYAL YETERLİK
Empati(Diğer insanları anlama, geliştirme, hizmete yönelik olma.) Sosyal beceriler(İletişim becerileri, etki yaratma etkileme becerisi, çatışmayı yönetme, işbirliği, ekip çalışmasına yatkınlık, liderlik, ilişki kurma becerisi)
Özellikle çocuklarla çalışmalarda duygusal zekânın temelini başlatmak için, resimli kitapların anlatımları, kahramanlara dikkat edilip, duyguları hakkında konuşulması,P4C’de de çocukların farkı duyguları yaşamaları, farklı düşünmeleri, bedenleriyle bağlantı kurmaları, çemberin en değerli zenginliğini sağlar.
Çemberde iletişim kazaları elbette olacaktır.
Pozitif çatışmaların sağlanmasında kolaylık için:
Sürekli ve açık iletişim halinde olmak,
Gerçek duygu ve düşünceleri yansıtarak,
karşı tarafın ihtiyacına da saygı duymak,
Ben merkezci olmadan ,
Güvene dayalı içerikte,
var olan çatışma veya tartışmanın açık biçimde tanımlanabildiği,
Kazan+Kazan merkezli,
Çemberdeki verimliliği artıran özellikte,
Sorunlara sinerjik yaklaşan ve soruşturan olmak değerli bir zaman yönetimi süreci sağlar.
P4C’nin atölye çalışmaları sonrası , ekibin kendileri tarafından Değerlendirme raporu önemlidir.
Bu aşamada 5N1K’nin gerek kapalı , gerekse açık uçlu sorularla kısaca grubu sorgulaması ,kazanımlara dikkat sağlayacaktır.
ve çembere :
Biz kimdik?
Nerede?
Nasıl?
Neden?
Ne yaptık?
Kazanımımız nedir?
sorularıyla veda edelim.
Atölye çalışmalarının bir projeyle taçlandırılıp, sosyal eğlenceyle kutlanıp, çalışmaların yazılı metin dosyası ve video şeklinde materyale dönüştürülüp arşivlenmesi değerli anı olarak kalacak ,yanı sıra yeni katılımcılara örnek teşkil edecektir inancıyla…
Duygularımız, yaşadıklarımız, güncel bilgimizle özgürce.
ŞENDAĞ ALBAYRAK