19 yüzyılın sonları ve 20 yüzyılın başları, Mısır toplumunda kapsamlı bir modernleşme ve reform arayışına sahne olmuştur. Bu dönüşüm sürecinde, kadının toplumsal konumu ve eğitimi meselesi, ulusal kalkınma ve ilerlemenin anahtarı olarak merkezi bir yer tutmuştur.
Bu kritik dönemde, Arap dili ve edebiyatının önde gelen şahsiyetlerinden Hıfnî Nâsıf, sadece bir edebiyatçı ve dilbilimci olarak değil, aynı zamanda kadın meselesine yaklaşımıyla da dikkat çeken bir reformcu olarak öne çıkmıştır. Onun kadın eğitimine verdiği önem, dönemin entelektüel çevrelerinde tartışılan reform süreçlerinin önemli bir boyutunu teşkil etmiştir.
Hıfnî Nâsıf'ın kadın eğitimine yaklaşımı, dönemin yaygın 'medenileşme' tartışmalarının ötesine geçerek, kadının yalnızca ev içi rollerini pekiştiren bir eğitimden ziyade, onun toplumsal ve entelektüel potansiyelini açığa çıkaracak kapsamlı bir eğitimi savunmuştur. Ona göre, kadınların eğitimi, ulusun geleceği ve ahlaki değerlerinin korunması için vazgeçilmez bir ön koşuldu.
Hıfnî Nâsıf, kadını toplumsal reformun temel anahtarı olarak gören önemli isimlerden biriydi. Bu yaklaşımını hem özel hayatında, hem çocuklarıyla olan ilişkilerinde, hem de toplumsal yaşamında açıkça görebiliriz. Kızlar okulunda yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir: "Allah, dünyayı yarattığında her şeyi çift olarak var etti; her türden iki biçim meydana getirdi ki böylece yaratılışın mükemmelliği bir bütün olsun ve Allah’ın türlerin devamlılığına yönelik iradesi gerçekleşsin... Kutsal şeriat kadınların meselelerine önem verilmesini teşvik etmişken, biz Doğuluların çoğu bu konuda ihmalkâr davranmakta, onların eğitimi ve öğretimi konusunda gereken özeni göstermemektedir. İnsan üç ardışık okulda yetişir: anne okulu, sanat ve meslek okulu, zaman okulu. Bu okulların temelini ise anne okulu oluşturur... Bu nedenle kadınların eğitimi büyük önem taşır ki çocuklar hem bu dünya hem de âhiret yaşamlarında ıslah yoluna yönelsinler ve daha en baştan doğru yolları izlesinler. İşte bu, bizim Doğulu çocuklarımızın geri kalmasının ve Batılı yaşıtlarının ilerlemesinin temel nedenidir."
Hıfnî Nâsıf'ın kadın eğitimine yönelik bu entelektüel çabalarının en çarpıcı tezahürü,kendi kızı Melek Hıfnî Nâsıf aracılığıyla somutlaşmıştır. Melek, sadece babasının düşüncelerinin bir mirasçısı olmakla kalmamış, aynı zamanda kendi hayatı ve eserleriyle kadın eğitimi alanında bir rol model ve öncü bir figür olarak tarihe geçmiştir.
Melek Hıfnî Nâsıf, kadının ve toplumun durumunu iyileştirmeyi savunan en önemli kadın seslerinden biriydi. Kadınların günlük yaşamları, psikolojileri ve manevi ihtiyaçlarına duyarlı, gerçekliğe dayalı bir yaklaşıma sahipti. Eğitimine Fransız okullarında başladı, ardından es- Seniyye Okulu’na geçti. 1900’de ilkokul diplomasını alan ilk kız oldu, 1903’te ise öğretmenlik diploması aldı. Öğretmenlik stajından sonra es-Seniyye’de ders vermeye başladı. Bâhisetü’l-Bâdiye adıyla tanınan Melek, İngiliz yazar Charlotte Cameron ve Türk yazar Halide Edip Adıvar gibi Batılı ve Doğulu aydın kadınlarla yakın ilişkiler kurdu. Cameron, Melek’i “A Woman’s Winter in Africa” adlı eserinde övdü. Ayrıca Melek, Halide aracılığıyla Türk gazetesi Hürriyet’te yazılar yayımladı.
Melek, kadınların eğitim yoluyla güçlenmesini savundu; kız çocuklarının ilköğretiminin zorunlu ve ücretsiz olmasını, iyi öğretmenlerin seçilmesini ve ulusal kadın öğretmenlere öncelik verilmesini istedi. Evlilikte zorla ve erken evliliğe karşı çıktı, nişanlanmada iki tarafın birbirini görüp tanımasının gerekliliğini vurguladı. Çok eşliliği şiddetle eleştirdi ve kadınların erkeklere kısmen bağımlı olmamak için eğitim almaları gerektiğini savundu.
Başörtüsü tartışmalarında ise, önceliğin kadının zihinsel ve ruhsal özgürlüğü olduğunu belirtti; başörtüsünün maddi anlamda kaldırılması ya da sürdürülmesinin kadının kendi kararı olması gerektiğini söyledi. Ayrıca erkeklerin aile içindeki despot tutumlarını ve çifte standartlarını eleştirdi. Erkeklerin toplum önündeki nazik ve medeni tavırlarının aksine, aile içinde otoriter ve sert davranışlarda bulunmalarının doğru olmadığını belirtmiştir. Babaların aşırı baskıcı tutumlarının çocuklarda ahlaki zaaflara ve korkuya yol açtığını ifade etmiş, özellikle kız çocuklarının bu durumdan daha çok zarar gördüğünü vurgulamıştır. Erkeklerin aile içi sorumluluklarını ihmal etmeleri, kadının sosyal ve entelektüel gelişimini engellemekte ve toplumun genel ilerlemesini olumsuz etkilemekte olduğunu belirtmiştir.
Melek, erken yaşta ve zorla yapılan evliliklere karşı çıkarak, evlilik kararının akıl ve özgür iradeye dayanması gerektiğini savunmuştur. Kadınların kocalarına boyun eğmesini reddeden Melek, bu davranışın tarihi cariyelik alışkanlıklarından kaynaklandığını ifade ederek, evlilikte eşitlik ve karşılıklı saygının önemine dikkat çekmiştir.
Melek Hıfnî Nâsıf, kadın hakları ve eğitimi üzerine makalelerini el-Cerîde gazetesinde yayımladıktan sonra, bu yazılarını en-Nisâiyyat adlı iki bölümlük bir kitapta topladı. İlk bölüm basıldı, ancak ikinci bölüm el yazması olarak kaldı. Ayrıca Kadın Hakları adlı başka bir kitabı da vardı fakat ölümü nedeniyle tamamlayamadı. el-Müeyyed ve el-Cerîde gazetelerinde yazan, kadınların durumunun düzeltilmesini talep eden ilk Mısırlı kadındı.
Saha düzeyinde ise, 'Kızılay' derneğinin ilk çekirdeğini oluşturan bir hemşirelik derneği kurdu ve evinde kızlara hemşirelik kurallarını öğreten bir okul açtı. Yoksul kızlar için bir atölye ve barınak inşa etmeyi içeren büyük bir hizmet projesi planı hazırladı ve kendi mülklerinden otuz beş dönümü bu projeye harcamak için tahsis etti, ancak ani ölümü bu projenin tamamlanmasını engelledi.
Melek Hıfnî Nâsıf’ın yazıları, kadınların sosyal hayatta ve aile içinde eşit haklara sahip olmalarının önemini ortaya koymaktadır. Eğitim reformları, evlilikte özgürlük ve eşitlik talepleri ile aile içi otoriter yapının eleştirisi, onun düşüncelerinin temel taşlarını oluşturur. Melek, Arap kadın hareketinin erken dönemlerinde kadınların özgürleşmesi için hem bireysel hem de toplumsal dönüşümün gerekliliğini savunmuştur. Çalışmaları ve düşünceleri, Mısır’daki kadın hareketinin öncüsü olarak önemli bir miras bıraktı. Mısır kadın hareketinin tohumlarını ekti ve Huda Şa'ravi neslinin ve sonraki nesillerin yolunu açtı.
Betül Koca
Arapça Öğretmeni

Türkçe
