Karşınızda Pazartesi Sendromunun 3 Ana Karakteri

Diyet ve spor hedeflerini Pazartesi sendromuna kurban verenler arasında en yaygın rastlanan 3 arketipi inceleyelim. Bakalım siz kendinizi hangisinde bulacaksınız?

  1. Slogan Kraliçesi: Ayşe (32, Pazarlama Uzmanı)

Ayşe, kararlılık konusunda bir dünya şampiyonudur. Pazar akşamı bütün sosyal medya hesaplarını inspirational (ilham verici) alıntılarla doldurur: "Hayat bir maratondur, sprint değil!", "Senin tek limitin sensin!". Pazartesi sabahı ise güne kahve eşliğinde bir "diyet omleti" (sadece beyazından yapılmış) ile başlar.

Pazartesi Öğlen: Ofisteki doğum günü pastası dilimi teklifini reddederken gözleri doludur. "Kararlıyım!" der.

Pazartesi Akşamüstü (Kırılma Anı): Yoğun bir toplantıdan çıktıktan sonra beyni serotonin ister. "Ama benim bütün enerjim bitti, beynimin yakıta ihtiyacı var. Yarın daha verimli çalışmak için bu küçük ödülü hak ettim." mantığıyla masasının çekmecesindeki o gizli çikolata stoğuna saldırır.

Salı Sabahı Yorumu: "Dün resmi bir başlangıç değildi. Dün denemeydi. Asıl başlangıç bugün! (Ama bugün de iş yemeği var, belki Çarşamba?)

  1. Ekipman Avcısı: Can (28, Yazılımcı)

Can, her Pazartesi başlangıcı için tam teçhizat hazırlar. Mesele diyete başlamak değil, en iyi şekilde başlamaktır. Önce koşu bandı tozunu silinir, sonra "performans artırıcı" yeni bir spor ayakkabısı sipariş eder. Protein tozu çeşidini değiştirmesi, egzersiz öncesi supplementini güncellemesi gerekir.

Pazartesi Öğlen: Yeni aldığı, vücudu saran spor kıyafetleri içinde ofiste dolanır. Gözü sürekli kolundaki akıllı saatte, attığı adımları kontrol eder. "Hazırlık olmadan başarı olmaz!" felsefesindedir.

Pazartesi Akşamüzeri (Kırılma Anı): Eve geldiğinde ayakkabılarının kargosu hala gelmemiştir. "Aman Tanrım! Ben o ayakkabılar olmadan sakatlanabilirim! Bir sakatlık bütün programı bozar. Risk alamam. Sporu erteleyeyim." der ve yeni sezon dizisine başlar.

Salı Sabahı Yorumu: "Spor salonuna gitmek çok zaman kaybı. Ben en iyisi evde functional training (fonksiyonel antrenman) yapayım. Hemen 45 dakikalık yeni bir program bulmalıyım. Ama önce kahvaltı..."

  1. Aşırı Sınırlayıcı: Ece (38, Muhasebeci) Ece, diyeti bir cezalandırma aracı olarak görür. Eğer diyete başlayacaksa, bu tam bir sıfırlanma olmalıdır. Pazartesi sabahı uyanır ve "Asla ekmek yok, asla şeker yok, asla karbonhidrat yok, asla lezzet yok!" manifestosunu ilan eder.

Pazartesi Öğlen: Haşlanmış brokoli ve az yağlı haşlanmış tavuk yemeğe çalışırken yüzü limon yemiş gibidir. Her lokmada kendi kendine acı çeker. "Zorluk yoksa gelişim yok!" diye mırıldanır.

Pazartesi Akşamüstü (Kırılma Anı): İki saat içinde kan şekeri düşer ve beyin siste kaybolur. Bu katı kural listesi, zihninde ters tepki yaratır. "Bu hayat değil ki! Bir dilimcik pizza yesem ne olur sanki? Hem bütün gün kendimi kısıtladım, vücudumun şoka girmesi için biraz şok yiyeceğe ihtiyacı var." der ve bütün kısıtlamaları o anda çöpe atar.

Salı Sabahı Yorumu: "Sanırım bu diyet bana göre değil. Belki aralıklı oruç daha iyidir? Veya ketojenik? Önce hangi diyeti yapacağıma karar vermeliyim. Bu hafta araştırma haftası olsun."

Peki Gerçekten Ne Oluyor?

Sevgili Pazartesi Kaçakları, sizin sorununuz motivasyon eksikliği değil. Sorun, sürdürülemez mükemmeliyetçilik!

Sıfır Hata Beklentisi: Sanki hayatınızda daha önce hiç pizza yememişsiniz gibi bir pazartesi bekliyorsunuz. Bir hata yaptığınızda, "Bütün gün mahvoldu!" deyip havluyu atıyorsunuz. Oysa bir kötü öğün, bir kötü günü mahvetmez.

Büyük Başlangıç Tuzağı: Her şeye aynı anda başlamaya çalışıyorsunuz: Diyet, spor, meditasyon, yeni bir dil... Beyniniz bu yüke dayanamayıp isyan ediyor.

Pazartesi Lanetini Nasıl Bozarız? (Küçük Bir Koçluk Notu)

İş koçlarının da dediği gibi: Küçük adımlar, büyük sıçramalardan daha değerlidir.

Küçük Başlayın: Bu Pazartesi sadece akşam yemeğinden karbonhidratı kesmeyi deneyin. Spor salonuna gitmek yerine, 15 dakikalık bir yürüyüş yapın.

Esnek Olun: Hata yapın. Mükemmel bir diyet değil, sürdürebileceğiniz bir yaşam tarzı arayın. Düşerseniz, ertesi hafta değil, ertesi öğün yeniden başlayın.

Unutmayın, o ideal, fit, disiplinli versiyonunuz bir Pazartesi mucizesiyle gelmeyecek. O, her gün atılan küçük, yeterince iyi adımların bir sonucu olacak.

Özlem Ersül

ICF Yaşam ve İlişki Koçu

Uzman Profili