Hızlı Okuma Eğitimiyle Değişen Hayatlar
“Ben yapamam sanıyordum” diyen Ayşe’nin hikâyesi
Ayşe, üniversitede okurken ders notlarına yetişemediği için sürekli stres yaşıyordu. Notlar birikiyor, sınavlar yaklaşıyor, o ise aynı sayfaya defalarca dönüp duruyordu. Bir gün kampüsün panosunda “Hızlı Okuma Eğitimi” ilanını gördü. “Kesin bana göre değildir ama bir deneyeyim” diye düşündü.
İlk haftalarda pek fark hissetmedi ama üçüncü haftadan sonra bir anda okumaya olan direncinin azaldığını fark etti. Artık 10 sayfa okumak ona yük gibi değil, sıradan bir şey geliyordu. Dönem sonunda ise en düşük beklediği dersten bile yüksek not almıştı.
Ayşe’nin dediği çok netti:
“Okumaktan korkan ben, bir ay sonra kitap bitirmekten keyif alan birine dönüştüm.”
İş hayatında boğulan Mehmet’in hikâyesi
Mehmet bir müşteri temsilcisiydi ve her gün önüne onlarca prosedür, talimat ve e-posta geliyordu. “Keşke iki gözüme üç göz eklense” dediği günler bile olmuştu.
Bir arkadaşı hızlı okuma eğitiminden bahsedince dalga geçmişti: “Ben zaten okuyorum, daha ne kadar hızlanacağım?” Ama denemeye karar verdi.
Eğitimden sonra en büyük farkı toplantılarda fark etti. Eskiden raporları anlamak için uzun vakit harcarken artık hızlıca tarayıp en önemli noktaları çekip alabiliyordu. Yöneticisi bile “Mehmet bu raporları nasıl bu kadar çabuk çözüyorsun?” diye sorunca hafifçe gülümsemişti.
“Aslında hız değil, odaklanmayı öğrendim.” diyordu.
Kitap okumayı hiç sevmeyen Zeynep’in dönüşümü
Zeynep, kitap okuyan insanlara hep hayranlık duyardı ama kendisi birkaç sayfadan sonrası sıkılırdı. Bir gün sosyal medyada bir hızlı okuma videosuna denk geldi. “Acaba sıkılmadan okuyabilir miyim?” diye merak edip deneme dersine katıldı.
Eğitimin en güzel tarafı onun için şu oldu: Okumak zor gelmiyordu artık. Gözleri daha rahat hareket ediyor, zihni daha hızlı anlamlandırıyordu. Aylar sonra Zeynep kendini kitap fuarında gezerken buldu.
“Bir zamanlar kitap görünce kaçardım, şimdi çantamda hep bir tane var” diyordu mutlulukla.
Sınav stresi yaşayan Emre’nin hikâyesi
Emre KPSS’ye hazırlanıyordu ve konular bitmiyor, kaygısı artıyordu. “Ben bu tempoda yetişemem” diyerek moral düşüklüğüne giriyordu.
Hızlı okuma eğitimi ona sadece hız kazandırmadı; dikkat ve odak kontrolü de kattı. Artık konuları daha kısa sürede anlayabiliyor, tekrar yaparken boğulmuyordu.
Sınavdan çıktıktan sonra söylediği şuydu:
“Ben yetişmeyecek sandım ama hızlı okuma bana zaman kazandırdı. Stresten kurtuldum.”
Son söz…
Hızlı okuma eğitimi aslında sadece “daha hızlı okumak” değil; daha net anlamak, daha iyi odaklanmak ve okuma sürecini daha kolay bir hale getirmek demek.
Ve çoğu kişi gibi sen de bu eğitimle birlikte hem akademik hem iş hem de kişisel yaşamında fark yaratabilirsin.
Nazan Eroğlu
Hızlı Okuma Eğitmeni

Türkçe
