Savaş denildiğinde çoğu zaman aklımıza tanklar, yıkılmış binalar ve askerler gelir.
Oysa en ağır yükü kim taşır biliyor musunuz? Çocuklar. Çünkü savaş, onların oyunlarını, hayallerini, okul yollarını ve güven duygularını ellerinden alır.
Bir çocuk için dünya, çoğu zaman evinin bahçesi kadar küçüktür. Koştuğu sokak, annesinin sesi, babasının sıcaklığı…
Ama savaş başladığında bu güvenli alan darmadağın olur ve çocukluk, en masum yüzlerden çalınır.
Bir Çocuğun Hikâyesi: Lina
Savaşın çocuklar üzerindeki etkisini en iyi gerçek hikâyeler anlatır. Yıllar önce haberlerde 8 yaşında bir kız çocuğundan bahsediliyordu: Lina.
Suriye’de bir sabah evleri bombalandı. Lina, annesini ve kardeşini kaybetti. O gün en sevdiği oyuncağı da, annesiyle birlikte yıkılan evin altında kaldı. Babası, kızının günlerce sorduğu o cümleyi anlatıyordu:
‘Baba, ayıcığımı buldun mu?’
Aslında Lina’nın aradığı bir oyuncak değildi. O, annesinin sıcaklığını, güvenliğini ve kaybettiği huzuru özlüyordu. O günden sonra dünyası sessizleşti. Neşeli oyunlar yerine pencerenin kenarında gökyüzünü izlemeye başladı. Çünkü her ses, ona bomba sesini hatırlatıyordu. Düşünün… Daha ilkokula başlamadan gökyüzüne korkuyla bakan bir çocuk. İşte savaş, çocuklara böyle izler bırakıyor.
Çocuklar İçin Savaşın Görünmeyen Yükü
Savaşın çocuklar üzerindeki etkileri sadece yıkılmış evlerle sınırlı değildir. Görünmeyen, fakat ömür boyu taşınan yaralar açar:
• Eğitim Hakkının Kaybı: Çocuklar okula gidemez, gelecek hayalleri yarım kalır.
• Psikolojik Yaralar: Uykusuzluk, kabuslar, korku ve güvensizlik onların yaşamının bir parçası haline gelir.
• Kaybolan Çocukluk: Oyun çağında omuzlarına büyüklerin bile taşıyamayacağı yükler biner.
Bu yüzden savaş, sadece şehirleri değil, en çok çocukların ruhunu yıkar.
Biz Ne Yapabiliriz?
Belki savaşları tek başımıza durduramayız. Ama savaş mağduru çocuklara destek olabilir, onların sesi olabiliriz. Sivil toplum kuruluşlarına destek vermek, farkındalık oluşturmak ve bu hikâyeleri unutturmamak çok önemlidir.
Unutmayalım: Bir çocuğun gülüşü dünyanın en saf melodisidir. Ve hiçbir savaş bu melodiyi susturmamalı.
Barış, En Çok Çocukların Hakkıdır
Savaşın en ağır bedelini ödeyenler, masum çocuklardır. Lina’nın “ayıcığımı buldun mu?” diye soran sesi, aslında tüm savaş mağduru çocukların sessiz çığlığıdır.
Biz yetişkinlere düşen görev ise bu çığlığı duymak, unutmamak ve unutturmamaktır. Çünkü barış, en çok çocukların hakkıdır.
Özlem Ersül
ICF Yaşam ve İlişki Koçu