Hayatta her şey zamanında güzel deriz ya, aslında ruh sağlığı için de geçerli bu söz. Psikolojik destek alma konusunda hâlâ birçok kişi daha kötüye gitmeden, daha büyük bir kriz çıkmadan, daha ileri bir evreye gelmeden beklemeyi tercih ediyor. Oysa bu bekleyişin kendisi, zamanla ruhsal yükleri daha da ağırlaştırıyor.
Peki, psikolojik destek ne zaman alınmalı?
Bu sorunun net ve evrensel bir cevabı yok aslında. Çünkü her bireyin dayanıklılığı, yaşadığı zorlukları algılayış biçimi ve destek sistemleri farklıdır. Ancak bir gerçek var ki: Ruh sağlığında çok erken diye bir şey yok. Tam tersine, çok geç denebilecek anlar var ve bu anlar genellikle kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilediğinde fark ediliyor.
Psikolojik destek almak için mutlaka bir travma yaşamak, kayıp vermek, panik atak geçirmek ya da depresyona girmek gerekmiyor. Bazen sadece iç sesimizi duyamadığımızda, yönümüzü kaybettiğimizi hissettiğimizde ya da aynı döngüleri tekrar tekrar yaşarken bulduğumuzda da bir uzmana başvurmak gerekebilir. Çünkü bunlar, zihnimizin ve ruhumuzun bize gönderdiği sinyallerdir.
Çoğu zaman insanlar şu düşünceyle terapiye başvurmayı erteler: Benim yaşadıklarım çok da önemli değil, Daha kötü durumda olanlar var, Kendi başıma çözmeliyim. Ancak bu cümlelerin hepsi, yardım almayı erteleyen bir savunma mekanizmasının parçasıdır. Gerçekte ise, yaşadığımız her duygu bizim için gerçektir. Kıyaslamaya gerek yoktur. Üzüntümüz, sıkışmışlığımız ya da içsel boşluğumuz bir başkası için küçük görünebilir ama bizim hayatımızda büyük bir etki yaratıyor olabilir. İşte bu yüzden, destek almak bir lüks değil, bir ihtiyaçtır.
Geç kalmak... İşte bu, terapi odasında sıkça karşılaştığımız bir pişmanlık ifadesidir. Keşke daha önce gelseydim cümlesi, çoğu danışanın ilk birkaç seansta söylediği ortak bir cümledir. Çünkü zamanla biriken duygular, çözülmeden üst üste yığıldığında sadece başa çıkması zorlaşmaz; ilişkilerimizi, iş hayatımızı, bedenimizi ve kendimize duyduğumuz saygıyı da etkiler hale gelir.
Bir kırılma yaşamadan da terapiye başlamak mümkün. Çünkü psikolojik destek sadece kriz anlarında değil, büyüme ve gelişim süreçlerinde de başvurulması gereken bir alandır. Kimi zaman sadece kendini daha iyi tanımak, içsel çatışmaları fark etmek, yaşamın anlamını sorgulamak ya da duygusal dayanıklılığı artırmak için de terapiye gidilir. Ve bu, son derece sağlıklı bir adımdır.
Ruhsal iyi oluş, fiziksel sağlığımız kadar öncelikli olmalı. Nasıl ki bedenimizde hafif bir ağrıyı bile ihmal etmeyip doktora gidiyorsak, iç dünyamızdaki dalgalanmalara da aynı özeni göstermeliyiz. İyi olma hâli ertelenecek bir şey değildir.
Sonuç olarak, psikolojik destek alma zamanı için en doğru cevap şudur: Hazır hissettiğiniz an değil, ihtiyaç duyduğunuz andır. Hazır hissetmek bazen hiç gelmeyebilir ama ihtiyaç kendini bir şekilde gösterir. O an geldiğinde, destek almaktan çekinmemek; kendinize duyduğunuz saygının ve değerin bir göstergesidir.
Geç kalmak mı? Elbette hiçbir şey için tamamen geç değil. Ama bazı şeylerin telafisi daha zor olabilir. Bu yüzden o ilk adımı atmak, bazen bir ömürlük değişimin kapısını aralayabilir.
Selin Tokay
Psikolojik Danışman